İYİ BİR KOMŞU / A GOOD NEIGHBOUR (15. İSTANBUL BİENALİ)



16 Eylül - 12 Kasım tarihleri arasında çeşitli mekanlarda gezebildiğimiz 15. İstanbul Bienali'ni şimdiye kadar üç ayrı mekanda ziyaret etme şansını buldum. Belki bitene kadar diğerlerini de görebilirim. Sanırım en güzel yanlarından bir tanesi ücretsiz olması; bu sayede yediden yetmişe, öğrencisi çalışanı demeden birçok kişi bienalde rahatlıkla bulunabiliyor. Henüz gidemeyenlere 'spoiler' vermemek adına çok uzun uzadıya bahsetmesem de birkaç dikkatimi çeken güzel işi paylaşabilirim sanırım. Böylelikle eğer gitmediyseniz veya gitmezseniz neler kaçırabileceğinizi görmüş olursunuz.
  • İlk gittiğim yer İstanbul Modern'di. Burada genellikle İstanbul Modern'in sanatsal dokusuna uygun işler ziyaretçilerin karşısına çıkarılmış. Çalışmalarda hissedebildiğim kavram göçmenlik ve ırkçılık. İşte İstanbul Modern'de en çok ilgimi çekenler:





  • İkinci olarak Galata Rum İlkokulu içerisindeki bienali gördüm; bana göre nispeten daha sıcak işler vardı. Burada İstanbul'un kaotik ağ haritasından tutun Suriyeli işitme engelli bir çocuğun savaşı anlatışına kadar çok çarpıcı şeyler görmek mümkün. Eşiğinden girdiğiniz bir kapı 80'lere 90'lara açılıyor ve o döneme ait gençlerin kullandığı nesneleri ayrı ayrı odalarda görebiliyorsunuz. Geçmişten günümüze film cd'leri, müzik kasetleri, reklam afişleri... En çok eğlendiğim kısım da teras katta, artık bienali noktalarken karşıma çıktı. Bir insan boyunun sığabildiği kapıdan bir odaya giriyorsunuz ve karşı duvarda diğer odaya geçebilmeniz için bir çocuk boyunda kapıyı görüyorsunuz. Eğilip yeni bir odaya geçiyorsunuz ve bu yeni odadan diğer odaya geçebilmeniz için daha küçük bir kapı ile burun buruna gelip biraz daha eğilerek ilerliyorsunuz. Ardından girdiğiniz o odada karşınıza çıkan fare deliği boyutlarındaki kapıdan geçemeyeceğinizi anlayıp diğer nispeten daha büyük kapıya yöneliyorsunuz. Bu şekilde odadan odaya dolanıp sağa sola saparken de kaybolabiliyorsunuz. Çok fazla anlattım ama mutlaka gidilip görülmesi gereken bir yer. Bunlar da Galata Rum'daki bienalden seçtiklerim:


Fotoğrafın yazısı: EĞER SEN İYİYSEN BEN DE İYİYİM VE BİZ BUNU ÇOK YAŞLANANA KADAR YAPABİLİRİZ. 2012-14
IF YOU'RE OKAY THEN I'M OKAY AND WE CAN DO THIS UNTIL WE'RE VERY OLD., 2012-14

  • Sonuncu durak Pera Müzesi oldu. Gördüğüm kadarıyla daha tarihi çalışmalar var bienalin bu ayağında. Dünya basınına da yansıyan güzel işler görmek mümkün. Bana en ilginç gelen çalışma canlı kurtçukların yediği bebek beşiği şiltesiydi, ne yazık ki fotoğrafını çekmemişim. Ekolojik sistemdeki dönüşümü anlatan bu çalışmaya bakarken biraz kaşınsam da ilginç bulduğumu söyleyebilirim. Pera'dan bazıları:





Yamuk yumuk ve az fotoğraflardan da anlayacağınız gibi keyifle gezmekten fotoğraf çekmeye fırsat bulamadım desem yeridir. O yüzden gidip görmelisiniz. En azından birine gittiyseniz diğerlerine de gitmeniz için güzel sebepler olduğunu bilin istedim. Eğer ben de bir sebeple birine gidip diğerlerine gitmeseymişim çok şey kaçırırmışım, bu sayede bunu görmüş oldum. Gitmediğim diğer mekanlara da gitmek istiyorum, umarım bitmeden gidebilirim.
 15. İstanbul Bienali'ni yarıladık; son gün 12 Kasım, unutmayın.

Yorumlar

Popüler Yayınlar