Bir Lens Hikayesi 2...

2010'dan bu yana eğer buralarda geziniyorduysanız belki bilirsiniz, lensle alakalı ciddi korkularım vardı: Bir Lens Hikayesi!...
Uzun zamandır tekrar lensi denemeyi aklıma koymuştum. Bir yandan da eğer yapamazsam her şey boşa gidecekti, korkuyordum. Geçtiğimiz aylarda doktora giderek işe başladım. Belirli testlerden geçerek gözüme uygun numara, çap gibi şeyleri hesaplattırdım. Ama yine de uzun bir süre gidip gözlükçüden lens almaya cesaret edemedim. Ama olsundu, lens reçetem elimdeydi. Aslında şu lens o kadar basit bir olaydı ki, 16-17 yaşındaki liseliler bile sırf zevkine renkli lens kullanıyorken benim cesaretsizliğim sinirimi de bozmaya başlamıştı artık. E o yaşlarda ben de başarısız bir deneme atlatınca öyle bir korku oluştu içimde haliyle.
Doktora gidip reçete yazdırmamın ardından bir, bir buçuk ay kadar bir zaman geçti. En sonunda almaya karar verdim ve bodoslama bir gözlükçüye gidip kazıklanmak pahasına hiçbir şey bilmediğimi belli ederek iyi bir lens istedim. İlk deneyim sonuçta, bu seferi böyle atlatalım istedim, daha sonra araştırarak soruşturarak bilgi sahibi olurdum nasılsa. Bir gözüm diğerinden 0.25 daha fazla olmasına rağmen ilk denemede beceremeyip lensleri ziyan ederim korkusuyla tek kutu olarak, iki gözüm için de aynı numarayı almış oldum. Çok bir şey farketmiyor zaten. Sadece bazı yazıları okumada zorlanabiliyorsun ama benim gözlüksüz/lenssiz görüş alanımı düşünürsek bana sıkıntı vermiyor fazla, en azından şimdilik.
Lenslerle birlikte eve doğru yol aldım. Oturdum başına, zaten lensleri, kabını sterilize etmem, hijyenik ortam sağlamam uzun bir süremi aldı. Bir de heyecan yaptım tabii. Uzun uğraşlar sonucu lensin gözümde kalmasını sağlayabildim, akabinde havalara uçtum. Diğerine uğraşmaya başladım ve onu da bir süre sonra taktım. Büyük bir keyifle sağa sola anlatmaya şükretmeye başladım (nasıl korkmuşsam zamanında). Herkes büyük bilgelikle "takabildiysen tamam. İnan çıkarması çok daha basit" dedi. Ama benim normal insanlara göre biraz ters olduğum ortada. Nitekim bir kez daha ispatladım çıkaramayarak. Yani çıkarana kadar bayağı bir debelendim, gözlerim doldu. Evet yine. Panik halim fenadır. Neyse sonunda çıkardım ama takmaktan daha fazla zorlandım diyebilirim.
Ertesi gün arkadaşımın nişanında nedime gibi bir şey olacağımdan lenslerle gitmek istedim. Ama pek umudum yoktu, çünkü çok az vaktim vardı ve o kadar kısa süre içinde takamayacağımı düşünüyordum. Ama o da ne? On dakika içinde hem sağ, hem sol lens gözlerimdeydi. Normalde hiç bunu becerebileceğimi düşünmezdim, çünkü gözlerimi ellemeye çok çekinirim. Küçüklükten gelen de bir şey bu. Ben çok küçükken babamın gözüne küçük sinek kaçmış, apse yapmış. Bir operasyon geçirmişti. Ne zaman gözümüzü kaşıdığımızı görsün çekin ellemeyin gözünüzü gibi şeyler söylediğinden gözlerime dokunmamayı alışkanlık haline getirmişim.
Nişan günü de her şey yolunda gidiyordu ama ilerleyen saatlerde gözümün ağrısına dayanamayıp aynaya baktığımda iki tane kan çanağı gördüm. O panikle hemen çıkardım tabii. Ama ağrı yatıp uyuyana kadar geçmedi. Sebebini henüz çözemedim. Işıklardan ya da uzun saatler boyunca gözümde kaldığı için olabilir. Zamanla onu da çözeriz.
Bu durumu da böylece çözmüş olduk. 6 yıllık rüya gerçek oldu :p. Tükürdüğümü yalatan lense sevgilerle.

Yorumlar

Popüler Yayınlar